Mısır Gezim Üzerine

Uzun zamandan beri politik istikrarsızlık yaşayan Mısır’da gezerken kendimi 12 Eylül Türkiye’sinde hissettim. Askerlerin önemli stratejik bölgelerde olan varlığı halk arasında güven yaratsa da, sivil demokrasinin yokluğunu büyük bir kayıp olarak algıladım.

Luxor’dan başlayıp Abu Simbel’e kadar uzanan Yukarı Mısır gezimiz boyunca aklıma ilk gelen cümle: Muhteşem bir uygarlık!

Luxor’da, Paris Concorde Meydan’ında bulunan dikili taşın ikizini görmek beni heyecanladırken; Abu Simbel’deki Firavun Ramses II nin karısı Nefertari adına yaptırdığı tapınak beni büyüledi.

M.Ö 3000 li yıllarda, Mısır’da yazılmaya başlayan Firavunlar tarihi Romalıların M.Ö 30 yıllarda olan işgaline kadar devam etmiştir.

Nil kıyılarını bir dantel gibi dokuyarak, muhteşem bir kültürel doku bırakan Firavunlar dönemine ait tapınak ve mezarlıklarda gezerken çıktığım ilkçağ yolculuğum hiç bitmesin isterdim.

Güvenlik sorunlarından dolayı gidemediğimiz Kahire ve İskenderiye’yi bir başka bahara bırakma düşüncesi üzücüydü. (1517-1867) yılları arasında bir Osmanlı eyaleti olan Mısır zengin kültürel mirasıyla bizleri çağırmaya devam ediyor.